Siverek Eskiden Daha Güzeldi

SİVEREK 15.08.2024 - 11:18, Güncelleme: 15.08.2024 - 11:18
 

Siverek Eskiden Daha Güzeldi

Yazarımız Mevlüt Bayraktar yazdı, 'Siverek Eskiden Daha Güzeldi'
Siverek… Bir zamanlar her köşesinde tarih yazılan, her adımda hayatın şiir gibi aktığı, taş sokaklarının, sarı sıcak güneşinin ve tertemiz havasının insan ruhunu sarıp sarmaladığı bir şehir. Eski Siverek’i anımsadığımda, gözlerimin önünde canlanan manzara yalnızca fiziksel bir görüntü değil, aynı zamanda bir ruh halidir; sevginin, saygının ve masumiyetin hâkim olduğu bir atmosferdir. Bu topraklarda aşk, sanki bir sır gibi yaşanırdı. Aşıkların, sevgilerini gözlerden sakınarak yaşadığı, kalplerini kimseye açmadan sadece birbirlerine açtıkları zamanlardı. Aşk mektupları, en büyük sırdaşlardı; ince bir kâğıdın üstünde, mürekkebin her damlası yürekten kopup gelirdi. Bu mektuplar, her kelimesinde bir dünya saklar, her satırında bir ömür vaat ederdi. Köşe başlarında buluşmanın heyecanı, bir bakışın bin sözden daha anlamlı olduğu anlar, aşıkların hafızasına kazınır, hiç silinmezdi. Eski Siverek’in dar sokaklarında yankılanan her adım, belki de bir buluşmaya, bir kavuşmaya tanıklık ederdi. O taş kaldırımlar, nice sırlar biriktirdi; nice gözyaşlarını, hüzünlü vedaları ve tatlı karşılaşmaları sessizce izledi. Aşkın mabedi, o eski küçelerdi. Çardakların gölgesinde, sararmış yaprakların fısıltısı arasında, aşıklar sessizce oturur, birbirlerinin gözlerinde kaybolurlardı. Zaman sanki dururdu orada; bir tek kalp atışları duyulurdu. O küçelerde yaşanan aşkların masumiyeti, belki de bu şehrin ruhuna işlenmişti. Aşkın sessizliği, bu topraklarda yankı bulur, her adımda kendini hatırlatırdı.   Çocuklar… O zamanlar Siverek’in küçelerinde oynayan çocuklar, bambaşkaydı. Ayakları toprakla yoğrulmuş, elleriyle taşları şekillendirmiş, ruhlarına doğallık sinmişti. Her günün sonunda evlerine dönerken, yüzlerinde kocaman gülümsemeler, gözlerinde ise binbir maceranın izleri olurdu. Taş duvarların arkasına saklanan, köşe bucak koşuşturan bu çocuklar, Siverek’in gerçek sahipleriydi. Onların oyunları, şehrin ruhuna hayat verirdi; bir köşe başında oynanan saklambaç, bir mahallenin kalbine işlenirdi. Çocuk kahkahaları, rüzgarın uğultusuyla birlikte şehrin sokaklarında yankılanır, her evin içine girer, her yüreği ısıtırdı.   Ve saygı… Eski Siverek’te saygı, yalnızca bir kelime değildi; hayatın ta kendisiydi. Büyüklere saygı, sadece bir gelenek değil, bir yaşam biçimiydi. Her kapı, misafire sonuna kadar açıktı; her sofra, komşuyla paylaşılırdı. Siverek’in taş sokakları, büyüklerin hikayeleriyle yankılanır, her biri bir ders, bir öğüt olurdu. Ailenin büyüğü, mahallenin bilgesi, herkesin saygı duyduğu bir otoriteydi. Onun sözü, kanun gibiydi; onun öğütleri, yaşamın rehberiydi.   Ama zaman, o amansız nehir, durmadan akmaya devam etti. Eski Siverek’in o durgun, sakin sularını geçti; şehrin yüzü değişti, sokakları başka bir çehreye büründü. Ama bir şey var ki, değişmedi; o da bu şehrin ruhu, geçmişten gelen hatıralar. Siverek’in taş sokaklarında hala o eski aşkların izleri var; küçelerde hala fısıldayan aşıkların sesleri duyuluyor; çocukların kahkahaları, rüzgarla birlikte uzaklardan geliyor. Ve saygı, hala bu şehrin en büyük hazinesi olarak kalmaya devam ediyor.   Belki de Siverek’in bu derin ruhunu, bu köklü geçmişini en iyi bizler anlarız; çünkü bu topraklarda doğmuş, bu sokaklarda büyümüş, bu hikayelerin bir parçası olmuşuz. Eski Siverek’in o büyülü zamanlarını yeniden yaşamak, sadece bir anımsama değil, aynı zamanda bir hatırlatmadır: Bu şehirde, zamanın ötesinde bir şey var; geçmişin izleriyle şekillenmiş bir ruh, her adımda bizimle yürüyen bir hikaye… Siverek, sadece bir şehir değil, bir hatıra, bir his, bir yaşam biçimidir. Ve biz, bu hikayenin birer parçası olarak, o eski günlerin güzelliğini, kalplerimizde yaşatmaya devam edeceğiz. Mevlüt BAYRAKTAR / SİVEREK
Yazarımız Mevlüt Bayraktar yazdı, 'Siverek Eskiden Daha Güzeldi'

Siverek… Bir zamanlar her köşesinde tarih yazılan, her adımda hayatın şiir gibi aktığı, taş sokaklarının, sarı sıcak güneşinin ve tertemiz havasının insan ruhunu sarıp sarmaladığı bir şehir. Eski Siverek’i anımsadığımda, gözlerimin önünde canlanan manzara yalnızca fiziksel bir görüntü değil, aynı zamanda bir ruh halidir; sevginin, saygının ve masumiyetin hâkim olduğu bir atmosferdir.

Bu topraklarda aşk, sanki bir sır gibi yaşanırdı. Aşıkların, sevgilerini gözlerden sakınarak yaşadığı, kalplerini kimseye açmadan sadece birbirlerine açtıkları zamanlardı. Aşk mektupları, en büyük sırdaşlardı; ince bir kâğıdın üstünde, mürekkebin her damlası yürekten kopup gelirdi. Bu mektuplar, her kelimesinde bir dünya saklar, her satırında bir ömür vaat ederdi. Köşe başlarında buluşmanın heyecanı, bir bakışın bin sözden daha anlamlı olduğu anlar, aşıkların hafızasına kazınır, hiç silinmezdi. Eski Siverek’in dar sokaklarında yankılanan her adım, belki de bir buluşmaya, bir kavuşmaya tanıklık ederdi. O taş kaldırımlar, nice sırlar biriktirdi; nice gözyaşlarını, hüzünlü vedaları ve tatlı karşılaşmaları sessizce izledi.

Aşkın mabedi, o eski küçelerdi. Çardakların gölgesinde, sararmış yaprakların fısıltısı arasında, aşıklar sessizce oturur, birbirlerinin gözlerinde kaybolurlardı. Zaman sanki dururdu orada; bir tek kalp atışları duyulurdu. O küçelerde yaşanan aşkların masumiyeti, belki de bu şehrin ruhuna işlenmişti. Aşkın sessizliği, bu topraklarda yankı bulur, her adımda kendini hatırlatırdı.

 

Çocuklar… O zamanlar Siverek’in küçelerinde oynayan çocuklar, bambaşkaydı. Ayakları toprakla yoğrulmuş, elleriyle taşları şekillendirmiş, ruhlarına doğallık sinmişti. Her günün sonunda evlerine dönerken, yüzlerinde kocaman gülümsemeler, gözlerinde ise binbir maceranın izleri olurdu. Taş duvarların arkasına saklanan, köşe bucak koşuşturan bu çocuklar, Siverek’in gerçek sahipleriydi. Onların oyunları, şehrin ruhuna hayat verirdi; bir köşe başında oynanan saklambaç, bir mahallenin kalbine işlenirdi. Çocuk kahkahaları, rüzgarın uğultusuyla birlikte şehrin sokaklarında yankılanır, her evin içine girer, her yüreği ısıtırdı.

 

Ve saygı… Eski Siverek’te saygı, yalnızca bir kelime değildi; hayatın ta kendisiydi. Büyüklere saygı, sadece bir gelenek değil, bir yaşam biçimiydi. Her kapı, misafire sonuna kadar açıktı; her sofra, komşuyla paylaşılırdı. Siverek’in taş sokakları, büyüklerin hikayeleriyle yankılanır, her biri bir ders, bir öğüt olurdu. Ailenin büyüğü, mahallenin bilgesi, herkesin saygı duyduğu bir otoriteydi. Onun sözü, kanun gibiydi; onun öğütleri, yaşamın rehberiydi.

 

Ama zaman, o amansız nehir, durmadan akmaya devam etti. Eski Siverek’in o durgun, sakin sularını geçti; şehrin yüzü değişti, sokakları başka bir çehreye büründü. Ama bir şey var ki, değişmedi; o da bu şehrin ruhu, geçmişten gelen hatıralar. Siverek’in taş sokaklarında hala o eski aşkların izleri var; küçelerde hala fısıldayan aşıkların sesleri duyuluyor; çocukların kahkahaları, rüzgarla birlikte uzaklardan geliyor. Ve saygı, hala bu şehrin en büyük hazinesi olarak kalmaya devam ediyor.

 

Belki de Siverek’in bu derin ruhunu, bu köklü geçmişini en iyi bizler anlarız; çünkü bu topraklarda doğmuş, bu sokaklarda büyümüş, bu hikayelerin bir parçası olmuşuz. Eski Siverek’in o büyülü zamanlarını yeniden yaşamak, sadece bir anımsama değil, aynı zamanda bir hatırlatmadır: Bu şehirde, zamanın ötesinde bir şey var; geçmişin izleriyle şekillenmiş bir ruh, her adımda bizimle yürüyen bir hikaye… Siverek, sadece bir şehir değil, bir hatıra, bir his, bir yaşam biçimidir. Ve biz, bu hikayenin birer parçası olarak, o eski günlerin güzelliğini, kalplerimizde yaşatmaya devam edeceğiz.

Mevlüt BAYRAKTAR / SİVEREK

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habersiverek.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.