Mevlüt Bayraktar
Köşe Yazarı
Mevlüt Bayraktar
 

Geceye Karışan Yüzler

Saat 22.05. Siverek’in geceye teslim olmuş sokaklarında, Çirkin Kral Yılmaz Güney’in heykeli karşısında bekliyorum. O, taş kesilmiş bir bilge gibi dimdik duruyor; ben ise hareketin tam ortasında, durarak izliyorum. Hayat bir film şeridi gibi önümden akıp geçiyor. Gecenin içinde bir telaş var. Arabalar ışık hüzmelerini asfalta savurarak geçiyor, insan sesleri uğultu halinde rüzgâra karışıyor. Birileri gülüyor, birileri sessizce yürüyor, birileri koşuyor. Herkesin bir derdi var, herkesin bir hikâyesi… İki genç, Çirkin Kral’ın heykelinin etrafında dönüp duruyor. Telefonlarının kamerasını farklı açılara yöneltiyor, en iyi kareyi yakalamaya çalışıyorlar. Gözlerinde hayranlık var; Yılmaz Güney’i belki filmlerinden, belki de sadece bir efsane olarak tanıyorlar. Heykel, geceye meydan okurcasına dimdik dururken, onların bakışlarında bir zaman yolculuğu gizli. Az ileride, iki genç kadın soğuğa rağmen hızla yürüyor. Üzerlerindeki ince kabanlar gece ayazını geçirmekte yetersiz, ama onlar hızlandıkça soğuk da sanki peşlerinden yetişemeyecek gibi… Paşa Konağı’na doğru gidiyorlar, belki sıcak bir çaya, belki bir dost sohbetine sığınacaklar. Bir adam aceleyle yanımdan geçiyor. Elinde uçan kalpli bir balon ve bir demet gül var. Bugün sevgililer günü. Geç kalmış ama yine de yetişmek için çabalıyor. Belki tartıştılar, belki özür dileyecek, belki de sevdiğine geç de olsa sevgisini göstermek istiyor. Aşk bazen tam zamanında, bazen de gecikmiş bir adımda gizlidir. O sırada, uzaktan yankılanan korna sesleri geceyi bölüyor. Bir düğün konvoyu geçiyor. Onlarca araba, arka arkaya sıralanmış, farlarıyla gecenin içinde parlayan bir yılan gibi ilerliyor. Korna sesleri, gecenin sessizliğini delip geçerken, arabaların camlarından genç kızlar ellerinde renk renk mendiller sallıyor. Kimisi mavi, kimisi kırmızı, kimisi işlemeli beyaz… Arabanın camına yaslanmış gülümseyen yüzleri görüyorum. Belki içlerinden biri, bir gün kendi düğün konvoyunda olmanın hayalini kuruyor. Mutluluğa doğru yol alan bu konvoy, birilerine sevdanın ulaşabileceği en güzel noktayı gösterirken, bir başkasına bir gün asla yaşayamayacağını düşündüğü bir masalın içine bakmak gibi geliyor. Sokakta, bir apartmanın önünde, eski bir paltoya sarınmış yaşlı bir adam oturuyor. Elleri titriyor. Bir sigara yakmış, dumanı geceye üflüyor. Belki geçmişini, belki gençliğini düşünüyor. Yanından geçenlere bakıyor, ama kimse ona bakmıyor. İnsan, unutulduğunda mı yok olur, yoksa unuttuklarında mı? Bir köşede, yaşı henüz 12-13’ü geçmeyen bir çocuk, kendi cüssesinden büyük bir el arabasını önüne çekmiş, çöp bidonunun içine eğilmiş. Ellerini kirin, pasın arasına daldırıyor; geri dönüşüme götürebileceği bir şeyler arıyor. Çocukluğundan çok, ekmek parası peşinde. Gecenin bu saatinde, sıcak bir yatağın hayalini bile kuramadan, şehrin atıklarında ailesine bir lokma umut topluyor. Gece onun için uyku değil, mücadele demek. Kaldırımda, sessizce yürüyen bir kadın görüyorum. Siyah bir başörtüsü var. Ellerini sıkıca kavuşturmuş, başı öne eğik. Yavaş ama kararlı adımlarla ilerliyor. Kim bilir ne düşünüyor, hangi derdi sırtına yüklenmiş? Belki bir hastane dönüşü, belki bir acıyla yüzleşmeye gidiyor. Ve ben, Çirkin Kral’la birlikte, bu şehirde kimse fark etmeden akan hayatı izliyorum. Zaman, gözümün önünden geçip gidiyor. Tanımadığım yüzler, bilmediğim hikâyeler… Belki bu akşam gördüğüm insanlar yarın yine aynı sokaklarda olacak, belki de yolları bambaşka yerlere çıkacak. Ama şu an, hepsi aynı sahnenin içindeler. Ve sonra birden anlıyorum. Şehir, geceleri gerçek yüzünü gösteriyor. Çünkü gece, insanın maskesini düşüren, yalnızlığını, çabasını, sevdasını ve yorgunluğunu açığa çıkaran bir aynaya dönüşüyor. Sokak lambalarının altındaki her figür, hayatın içinden bir cümle gibi geçiyor. Ve bizler, bir romanın sayfaları gibi savruluyoruz gecenin içine. Çirkin Kral taş gibi susuyor. Ben de susuyorum. Çünkü bazı geceler, konuşmaktan çok izlemeyi gerektiriyor. Ve bazı hikâyeler, sadece geceye fısıldanıyor. Mevlüt Bayraktar/ SİVEREK  14.02.2025
Ekleme Tarihi: 24 Şubat 2025 - Pazartesi

Geceye Karışan Yüzler

Saat 22.05. Siverek’in geceye teslim olmuş sokaklarında, Çirkin Kral Yılmaz Güney’in heykeli karşısında bekliyorum. O, taş kesilmiş bir bilge gibi dimdik duruyor; ben ise hareketin tam ortasında, durarak izliyorum. Hayat bir film şeridi gibi önümden akıp geçiyor.

Gecenin içinde bir telaş var. Arabalar ışık hüzmelerini asfalta savurarak geçiyor, insan sesleri uğultu halinde rüzgâra karışıyor. Birileri gülüyor, birileri sessizce yürüyor, birileri koşuyor. Herkesin bir derdi var, herkesin bir hikâyesi…

İki genç, Çirkin Kral’ın heykelinin etrafında dönüp duruyor. Telefonlarının kamerasını farklı açılara yöneltiyor, en iyi kareyi yakalamaya çalışıyorlar. Gözlerinde hayranlık var; Yılmaz Güney’i belki filmlerinden, belki de sadece bir efsane olarak tanıyorlar. Heykel, geceye meydan okurcasına dimdik dururken, onların bakışlarında bir zaman yolculuğu gizli.

Az ileride, iki genç kadın soğuğa rağmen hızla yürüyor. Üzerlerindeki ince kabanlar gece ayazını geçirmekte yetersiz, ama onlar hızlandıkça soğuk da sanki peşlerinden yetişemeyecek gibi… Paşa Konağı’na doğru gidiyorlar, belki sıcak bir çaya, belki bir dost sohbetine sığınacaklar.

Bir adam aceleyle yanımdan geçiyor. Elinde uçan kalpli bir balon ve bir demet gül var. Bugün sevgililer günü. Geç kalmış ama yine de yetişmek için çabalıyor. Belki tartıştılar, belki özür dileyecek, belki de sevdiğine geç de olsa sevgisini göstermek istiyor. Aşk bazen tam zamanında, bazen de gecikmiş bir adımda gizlidir.

O sırada, uzaktan yankılanan korna sesleri geceyi bölüyor. Bir düğün konvoyu geçiyor. Onlarca araba, arka arkaya sıralanmış, farlarıyla gecenin içinde parlayan bir yılan gibi ilerliyor. Korna sesleri, gecenin sessizliğini delip geçerken, arabaların camlarından genç kızlar ellerinde renk renk mendiller sallıyor. Kimisi mavi, kimisi kırmızı, kimisi işlemeli beyaz… Arabanın camına yaslanmış gülümseyen yüzleri görüyorum. Belki içlerinden biri, bir gün kendi düğün konvoyunda olmanın hayalini kuruyor. Mutluluğa doğru yol alan bu konvoy, birilerine sevdanın ulaşabileceği en güzel noktayı gösterirken, bir başkasına bir gün asla yaşayamayacağını düşündüğü bir masalın içine bakmak gibi geliyor.

Sokakta, bir apartmanın önünde, eski bir paltoya sarınmış yaşlı bir adam oturuyor. Elleri titriyor. Bir sigara yakmış, dumanı geceye üflüyor. Belki geçmişini, belki gençliğini düşünüyor. Yanından geçenlere bakıyor, ama kimse ona bakmıyor. İnsan, unutulduğunda mı yok olur, yoksa unuttuklarında mı?

Bir köşede, yaşı henüz 12-13’ü geçmeyen bir çocuk, kendi cüssesinden büyük bir el arabasını önüne çekmiş, çöp bidonunun içine eğilmiş. Ellerini kirin, pasın arasına daldırıyor; geri dönüşüme götürebileceği bir şeyler arıyor. Çocukluğundan çok, ekmek parası peşinde. Gecenin bu saatinde, sıcak bir yatağın hayalini bile kuramadan, şehrin atıklarında ailesine bir lokma umut topluyor. Gece onun için uyku değil, mücadele demek.

Kaldırımda, sessizce yürüyen bir kadın görüyorum. Siyah bir başörtüsü var. Ellerini sıkıca kavuşturmuş, başı öne eğik. Yavaş ama kararlı adımlarla ilerliyor. Kim bilir ne düşünüyor, hangi derdi sırtına yüklenmiş? Belki bir hastane dönüşü, belki bir acıyla yüzleşmeye gidiyor.

Ve ben, Çirkin Kral’la birlikte, bu şehirde kimse fark etmeden akan hayatı izliyorum. Zaman, gözümün önünden geçip gidiyor. Tanımadığım yüzler, bilmediğim hikâyeler… Belki bu akşam gördüğüm insanlar yarın yine aynı sokaklarda olacak, belki de yolları bambaşka yerlere çıkacak. Ama şu an, hepsi aynı sahnenin içindeler.

Ve sonra birden anlıyorum. Şehir, geceleri gerçek yüzünü gösteriyor. Çünkü gece, insanın maskesini düşüren, yalnızlığını, çabasını, sevdasını ve yorgunluğunu açığa çıkaran bir aynaya dönüşüyor. Sokak lambalarının altındaki her figür, hayatın içinden bir cümle gibi geçiyor. Ve bizler, bir romanın sayfaları gibi savruluyoruz gecenin içine.

Çirkin Kral taş gibi susuyor. Ben de susuyorum. Çünkü bazı geceler, konuşmaktan çok izlemeyi gerektiriyor. Ve bazı hikâyeler, sadece geceye fısıldanıyor.

Mevlüt Bayraktar/ SİVEREK 
14.02.2025

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habersiverek.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.