Yıkık Bir Evde Umuda Tutunmak: Bir Annenin Mücadelesi

SİVEREK 04.10.2024 - 12:03, Güncelleme: 04.10.2024 - 12:03
 

Yıkık Bir Evde Umuda Tutunmak: Bir Annenin Mücadelesi

Yazarımız Mevlüt Bayraktar yazdı
İyilik, hiç şüphesiz karşılıksız yapılan yüce bir görev ve ulvi bir harekettir. Bu yüzden Allah herkese o iyilik şerbetinden içmeyi nasip etmiyor. Ancak fıtratına sadık kalan, insan gibi insan olan kişiler iyilikte yarışıyor ve karşılık beklemeden başkalarını mutlu edebiliyor. Bir hayata dokunmak, bir insanı düştüğü yerden kaldırmak, ayakta durması için mücadele etmek, umutları yeniden filizlendirmek… Bu özelliklerin hepsi, gerçekten de insanı derinden etkileyen ve yücelten muhteşem bir duygudur. Benim ilkelerimde, iyiliğin karşılığını beklemek yoktur; hatta bu, Allah rızası olsa bile. Çünkü birine iyilik yaparak Allah rızasını gözetmek, gözümde bir tür ticarete benziyor. Bu yüzden bir buğday tanesi kadar dahi olsa, iyiliğin karşılığını beklememek gerek. Zaten eğer iyiliğimiz kalpten ve insanlık içinse, Allah bunu görür ve karşılıksız bırakmaz. Ama biz bu karşılığı Allah’a bırakalım; O en doğrusunu bilir, O’nun takdiridir. Bir diğer önemli husus ise, yapılan iyiliği iyilik yapılan kişiye hatırlatmamak. İyilik Sensin Derneği olarak yardım ettiğimiz insanlara hep şu sözleri söylüyoruz: “Minnet etmeyin, bu sizin hakkınız. Toplum olarak biz sizi bu duruma düşürdük, asıl suçlu biziz.” Harabe Bir Evde Yaşam Mücadelesi Değerli dostlar, dernek olduğumuzdan bu yana birçok insan bizden yardım talebinde bulunuyor. İyilik Sensin Derneği olarak, şunu söyleyebilirim ki şu anda derneğin tek kuruş parası yok. Dernek yerinin kirasını bile aidatlarla ödemeye çalışıyoruz. Ama yardım çağrıları karşısında elimizden geleni yapmaya devam ediyoruz. İhtiyaç sahibi aileler için çağrılar yapıyoruz ve Allah’ın bereketiyle yardımlar toplanıyor. Kısa sürede yardımları ulaştırıyor, yardım eden ile edilen arasında köprü oluyoruz. Geçtiğimiz günlerde bir anne bizden yardım istedi. Biz de arkadaşlarla birlikte verilen adrese gittik. Adres, eski bir Siverek eviydi; yılların yükünü omuzlarında taşıyan, artık her köşesinden toprak dökülen, sıvaları tutunamayan bir ev… Anne, 13-14 yaşlarında bir kızı ve 8 ile 12 yaşlarında iki oğlu ile burada yaşam mücadelesi veriyordu. Genç kız, ellerimizde yardım paketlerini gördüğünde bir köşeye çekilip dizlerini karnına çekerek başını ellerinin arasına koydu. Ağlıyor muydu, yoksa başka bir duygu muydu, Allah bilir… Ama bu manzara karşısında içim sızladı; genç kıza bakamadım bile. Bu hayat onlara şimdiden ne kadar zorluklar yaşatmıştı? İzmir’de doğup büyümüş bu çocuklar, anne ve babalarının boşanması üzerine sokakta kalmışlardı. İzmir gibi bir şehirde el bebek gül bebek büyütülen bu çocuklar, aniden kendilerini dışarıda bulmuştu. Anne İzmir’de bir süre yaşam mücadelesi vermiş, başaramayınca baba topraklarına dönmeye karar vermişti. Ellerinde yalnızca birkaç parça eşya olan çantalarla Siverek’e, yeni bir hayata adım atmışlardı. Anne, ailesinin yanında destek bulacağını ummuştu, ama ne yazık ki babası ve abileri, “Seni kabul ederiz, ama çocuklarını kabul etmeyiz” demişlerdi. Anne yüreği, çocuklarını bırakıp gitmeye dayanır mı? Tabi ki dayanmaz! Çocuklarıyla birlikte bir hayırseverin kapısını açtığı harabe evde yaşamaya başlamış, evlere temizliğe giderek hayata tutunmaya çalışmıştı. Ancak kış yaklaşıyordu ve bu harabe evde kışı geçirmek mümkün değildi. Damdaki tahtalar kırılmış, evi toprak dolduruyordu. Gıda yardımında bulunduktan sonra, bu annenin ve çocuklarının kışı rahat geçirebileceği bir eve geçmesi için kafa yorduk. Ancak kadın, “Ben evi kiralayacak parayı bulamam. Üç çocuğumu doyurmakta zorlanıyorum,” dedi. Bu durumu hemen Sosyal Hizmetler Müdürü Enver Akçiçek’e ilettim. Sağ olsun Enver Müdürüm, “Abi siz evi bulun, biz elimizden geleni yaparız. Biz burada insanlara hizmet için varız,” diyerek içimize su serpti. Ancak bu iş sadece Enver Müdürümle olacak bir iş değildi. Diğer yardım kuruluşlarının müdürlerine de durumu aktardım, ama maalesef beklenen desteği göremedik. “Paramız yok, bakiyemiz yetersiz” diyerek geri çevrildik. Şimdi hayırseverlerden bir şeyler toplayarak bu aile için çalışmalara başladık. Temiz ve kışı rahat geçirebilecekleri bir ev bulduk. Gerekli evrakları hazırlayıp Enver Müdürümüze gönderdik. Biz de kira ve ev eşyalarını tamamlamak için çalışmalara devam ediyoruz. İnşallah Allah bizi bu iyilik yolunda mahcup etmez, boynu bükük bu anne ve çocukların başını dik tutmamıza yardımcı olur. Mevlüt Bayraktar / Siverek
Yazarımız Mevlüt Bayraktar yazdı

İyilik, hiç şüphesiz karşılıksız yapılan yüce bir görev ve ulvi bir harekettir. Bu yüzden Allah herkese o iyilik şerbetinden içmeyi nasip etmiyor. Ancak fıtratına sadık kalan, insan gibi insan olan kişiler iyilikte yarışıyor ve karşılık beklemeden başkalarını mutlu edebiliyor. Bir hayata dokunmak, bir insanı düştüğü yerden kaldırmak, ayakta durması için mücadele etmek, umutları yeniden filizlendirmek… Bu özelliklerin hepsi, gerçekten de insanı derinden etkileyen ve yücelten muhteşem bir duygudur.

Benim ilkelerimde, iyiliğin karşılığını beklemek yoktur; hatta bu, Allah rızası olsa bile. Çünkü birine iyilik yaparak Allah rızasını gözetmek, gözümde bir tür ticarete benziyor. Bu yüzden bir buğday tanesi kadar dahi olsa, iyiliğin karşılığını beklememek gerek. Zaten eğer iyiliğimiz kalpten ve insanlık içinse, Allah bunu görür ve karşılıksız bırakmaz. Ama biz bu karşılığı Allah’a bırakalım; O en doğrusunu bilir, O’nun takdiridir.

Bir diğer önemli husus ise, yapılan iyiliği iyilik yapılan kişiye hatırlatmamak. İyilik Sensin Derneği olarak yardım ettiğimiz insanlara hep şu sözleri söylüyoruz: “Minnet etmeyin, bu sizin hakkınız. Toplum olarak biz sizi bu duruma düşürdük, asıl suçlu biziz.”

Harabe Bir Evde Yaşam Mücadelesi

Değerli dostlar, dernek olduğumuzdan bu yana birçok insan bizden yardım talebinde bulunuyor. İyilik Sensin Derneği olarak, şunu söyleyebilirim ki şu anda derneğin tek kuruş parası yok. Dernek yerinin kirasını bile aidatlarla ödemeye çalışıyoruz. Ama yardım çağrıları karşısında elimizden geleni yapmaya devam ediyoruz. İhtiyaç sahibi aileler için çağrılar yapıyoruz ve Allah’ın bereketiyle yardımlar toplanıyor. Kısa sürede yardımları ulaştırıyor, yardım eden ile edilen arasında köprü oluyoruz.

Geçtiğimiz günlerde bir anne bizden yardım istedi. Biz de arkadaşlarla birlikte verilen adrese gittik. Adres, eski bir Siverek eviydi; yılların yükünü omuzlarında taşıyan, artık her köşesinden toprak dökülen, sıvaları tutunamayan bir ev… Anne, 13-14 yaşlarında bir kızı ve 8 ile 12 yaşlarında iki oğlu ile burada yaşam mücadelesi veriyordu. Genç kız, ellerimizde yardım paketlerini gördüğünde bir köşeye çekilip dizlerini karnına çekerek başını ellerinin arasına koydu. Ağlıyor muydu, yoksa başka bir duygu muydu, Allah bilir… Ama bu manzara karşısında içim sızladı; genç kıza bakamadım bile. Bu hayat onlara şimdiden ne kadar zorluklar yaşatmıştı?

İzmir’de doğup büyümüş bu çocuklar, anne ve babalarının boşanması üzerine sokakta kalmışlardı. İzmir gibi bir şehirde el bebek gül bebek büyütülen bu çocuklar, aniden kendilerini dışarıda bulmuştu. Anne İzmir’de bir süre yaşam mücadelesi vermiş, başaramayınca baba topraklarına dönmeye karar vermişti. Ellerinde yalnızca birkaç parça eşya olan çantalarla Siverek’e, yeni bir hayata adım atmışlardı.

Anne, ailesinin yanında destek bulacağını ummuştu, ama ne yazık ki babası ve abileri, “Seni kabul ederiz, ama çocuklarını kabul etmeyiz” demişlerdi. Anne yüreği, çocuklarını bırakıp gitmeye dayanır mı? Tabi ki dayanmaz! Çocuklarıyla birlikte bir hayırseverin kapısını açtığı harabe evde yaşamaya başlamış, evlere temizliğe giderek hayata tutunmaya çalışmıştı.

Ancak kış yaklaşıyordu ve bu harabe evde kışı geçirmek mümkün değildi. Damdaki tahtalar kırılmış, evi toprak dolduruyordu. Gıda yardımında bulunduktan sonra, bu annenin ve çocuklarının kışı rahat geçirebileceği bir eve geçmesi için kafa yorduk. Ancak kadın, “Ben evi kiralayacak parayı bulamam. Üç çocuğumu doyurmakta zorlanıyorum,” dedi.

Bu durumu hemen Sosyal Hizmetler Müdürü Enver Akçiçek’e ilettim. Sağ olsun Enver Müdürüm, “Abi siz evi bulun, biz elimizden geleni yaparız. Biz burada insanlara hizmet için varız,” diyerek içimize su serpti. Ancak bu iş sadece Enver Müdürümle olacak bir iş değildi. Diğer yardım kuruluşlarının müdürlerine de durumu aktardım, ama maalesef beklenen desteği göremedik. “Paramız yok, bakiyemiz yetersiz” diyerek geri çevrildik. Şimdi hayırseverlerden bir şeyler toplayarak bu aile için çalışmalara başladık.

Temiz ve kışı rahat geçirebilecekleri bir ev bulduk. Gerekli evrakları hazırlayıp Enver Müdürümüze gönderdik. Biz de kira ve ev eşyalarını tamamlamak için çalışmalara devam ediyoruz. İnşallah Allah bizi bu iyilik yolunda mahcup etmez, boynu bükük bu anne ve çocukların başını dik tutmamıza yardımcı olur.
Mevlüt Bayraktar / Siverek

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habersiverek.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.